BİZ ERKEKLER Bİ BAYAN BİZE Bİ ÇAY KOYSUN HEMEN AŞIK OLURUZ :)
5 beğeni
WindhamRotunda
Spoiler5. bölümde 4 paragraflı essay yazan elemanın taklidini yapcam şimdi
Arkadaşlarım, bu bölüm sandığınızın aksine çok derin anlamlar taşımaktadır ve bence sezonun "peak" bölümüdür. Yılmaz, Gülnuray'a duyduğu ilgiyi yakın arkadaşlarına açıklayana kadar her izleyici "Yok canım o kadar da değildir." veya "Kesin aşık olduğunu düşünmemizi isteyip başka bir yere bağlayacaklar." benzeri görüşler takınıyor olabilir. Ki, şahsi görüşümdür, senaryoyu yazarken de bu duyguları hissetmemizi amaçlamışlar. Şu anda daha modern ve teknolojik bir çağda olsak bile 70-80'li yıllarda Yeşilçam ile başlayan erotik film furyasıyla birlikte Türk erkeğinin beynine "hizmetçiye aşık olma" gibi bir fantezi çoktan yerleştirilmiştir. Bunu her ne kadar bilinçdışımıza itmiş olsak da bölümün başlarında Yılmaz'ın Gülnuray'la ilgilenmesini suratımızda pis bir sırıtmayla izlediğimiz aşikar.
Erik Erikson insanların gelişimini ve bu süreçte deneyimledikleri psikolojik yaşantıları sekiz evre halinde incelemiştir. Yılmaz ise, yaşı gereği, bu evrelerden altıncısını yeni bitirmiş ve yedinciye yelken açmıştır. Erikson altıncı evreyi "Yakınlığa karşı Yalıtılmışlık" adı altında inceler. Bu evre bireyin öncelikle iş hayatında ilerleyip daha sonrasında dostlar edinmekle meşgul olduğu dönemdir. İlk ikisini oturttuktan sonra kendine bir sevgili/eş arama, biri ile hayatını paylaşma arzusu oluşmaktadır. Erikson evreler boyunca (altıncı evre 18-30 yaşları arasındadır) hedeflerin başarısızlıkla sonuçlanmasını "saplantılar" olarak adlandırır. Yılmaz da yaş açısından altıncı evreyi henüz tamamlamış ve aşk konusunda sağlam temelli adımlar atamamıştır. Bu yüzden yedinci evrenin (Üretkenliğe karşı Durgunluk 30-60) başındayken, Yılmaz, önceki evreden kalan saplantısının yaşattığı panikle Gülnuray'ın gösterdiği anaç, mütevazi ve samimi tavırlardan aşırı etkilenmiştir.
Velhasıl kelam, bilinçdışına ittiği absürt erotik fantezisiyle ve yalnızlık korkusunun yaşattığı gerilimle temizlikçisine aşık olan ve hatta evlenmeyi bile düşünen Yılmaz, diğer bölümlerin aksine bu bölümde toplumdan aykırı değil de Türk toplumundaki neredeyse her erkeğin, utanarak da olsa, aklından geçireceği duyguları hissetmiştir. Bu bölümü nadide kılan yegane sebep de budur. Normalde, pireyi deve yapan ve kimsenin uğraşmayacağı konuları büyütüp üzerine giden Yılmaz, bu bölümde olağandışı şeyler yaşamak yerine tabiri caizse bizi bize izletmiştir. İçimizdeki duygulardan kaçamayacağımızı, böyle şeyleri aklımızdan geçirmeyecek kadar masum olmadığımızı bir tokat gibi yüzümüze vurmuştur.
3 beğeni
MrF
Ya bırak hevesle yazmışsın işte uzun uzun analizler falan vermişsin. Taklit edicem falan diye kendi niyetini perdeleme şimdi uyanık seni :D Ama yalan yok bu yorumu da zevkle hatta hak vererek okudum. Taklit yapıcam dediğin o diğer yorumu da zevkle okuyup hak verdiğim gibi. :) Ayrıca destan veya kısa yazmak önemli değil. Önemli olan ne anlatmak istediğini ilgi çekici bir dille ifade etmek. O yüzden takılma destan yazmışsın diye boşboğazlık yapan okuma özürlülerine. Üretkenliğe karşı durgunluk çağından selamlar... :D
1 beğeni
emre3434
destanmı yazıyon nabıyon :D ne gerek var izle geç yok hayır be üşenmemiş neler yazmış :DAS:Dasdasd
1 beğeni
WindhamRotunda
olum avel misin yazının başını oku dicem de attığın randoma bakıp sorumun cevabını aldım bile
0 beğeni
emre3434
senin hissettikleriiinin hiçbirini hissetmiyorum ve yazdığıun destanı kendine sakla kardeş az ve öz konuş çok konuşmuşsun dolu konuştuklarında arada uçar gider sana söyleyim klavyeyi kırma yani yazı yazcam diye :D valla yok hayır be :D
0 beğeni
WindhamRotunda
yazdıklarım ciddi değil olum "5. bölümde 4 paragraflı essay yazan elemanın taklidini yapcam şimdi" yazıyor mesajımın başında
1 beğeni
emre3434
gel gel gibi başlayana kadar ona benzer ayak işleri var onu seyrediyon mu bilmiyorum gel oda komik atışmalarımızı özledim senle hadi ayak işlerine başla bekliyorum acayip sarıyor
0 beğeni
emre3434
gel be 4.sezona dair yorumun yok hiç böyle yorum yaptığım için küstürdüm mü seni ; ( : (
0 beğeni
Cemil489
Çok güldüm ya :D :D :D
Onun yazısını da beğenmiştim ben ama seninki efsane ironi olmuş :D
0 beğeni
LURGEE
SpoilerBİZ ERKEKLER BİZE Bİ ÇAY KOYAN Bİ BAYANA HEMEN AŞIK OLURUZ :)
3 beğeni
semusahin
sezonun en iyi bölümü :d
2 beğeni
sadomazo
Küçük Cengiz'in sonlara doğru kapıdan çıkmadan söylediği şey bence en komik sahneydi :DD
2 beğeni
Ozge123
Psikolojim bozuk orada ağlayacaktım az kalsın duygulanıp
3 beğeni
emre3434
ben demlik demlik çay içerim tamam hele kız koysun tamam abi bardağı da yerim :D :D :D
1 beğeni
Rick07
çok kötü bölüm
1 beğeni
eaballint
senin komedi perdene oturmadığı için üzgünüm de gayet iyi bölüm
Esra'yı daha çok görsek keşke ve önplana çıktığı bir bölüm olsa ekibe dahil olsa falan. Seinfeld'deki Elaine'nin enerjisini veriyor çok uyumlu diziyle.
0 beğeni
arslanogluux
güzell
0 beğeni
abdullahstlms13
Yılmaz'ın aşık olması ve hareketleri falan iyiydi ya güzel bir bölümdü.
0 beğeni
Miray
Budur abi. Kaç bölümdür boş izletiyorsunuz. Böyle şeylerle gelin. Sonu daha iyi bağlanabilirdi ama olsun.
Arkadaşlarım, bu bölüm sandığınızın aksine çok derin anlamlar taşımaktadır ve bence sezonun "peak" bölümüdür. Yılmaz, Gülnuray'a duyduğu ilgiyi yakın arkadaşlarına açıklayana kadar her izleyici "Yok canım o kadar da değildir." veya "Kesin aşık olduğunu düşünmemizi isteyip başka bir yere bağlayacaklar." benzeri görüşler takınıyor olabilir. Ki, şahsi görüşümdür, senaryoyu yazarken de bu duyguları hissetmemizi amaçlamışlar. Şu anda daha modern ve teknolojik bir çağda olsak bile 70-80'li yıllarda Yeşilçam ile başlayan erotik film furyasıyla birlikte Türk erkeğinin beynine "hizmetçiye aşık olma" gibi bir fantezi çoktan yerleştirilmiştir. Bunu her ne kadar bilinçdışımıza itmiş olsak da bölümün başlarında Yılmaz'ın Gülnuray'la ilgilenmesini suratımızda pis bir sırıtmayla izlediğimiz aşikar.
Erik Erikson insanların gelişimini ve bu süreçte deneyimledikleri psikolojik yaşantıları sekiz evre halinde incelemiştir. Yılmaz ise, yaşı gereği, bu evrelerden altıncısını yeni bitirmiş ve yedinciye yelken açmıştır. Erikson altıncı evreyi "Yakınlığa karşı Yalıtılmışlık" adı altında inceler. Bu evre bireyin öncelikle iş hayatında ilerleyip daha sonrasında dostlar edinmekle meşgul olduğu dönemdir. İlk ikisini oturttuktan sonra kendine bir sevgili/eş arama, biri ile hayatını paylaşma arzusu oluşmaktadır. Erikson evreler boyunca (altıncı evre 18-30 yaşları arasındadır) hedeflerin başarısızlıkla sonuçlanmasını "saplantılar" olarak adlandırır. Yılmaz da yaş açısından altıncı evreyi henüz tamamlamış ve aşk konusunda sağlam temelli adımlar atamamıştır. Bu yüzden yedinci evrenin (Üretkenliğe karşı Durgunluk 30-60) başındayken, Yılmaz, önceki evreden kalan saplantısının yaşattığı panikle Gülnuray'ın gösterdiği anaç, mütevazi ve samimi tavırlardan aşırı etkilenmiştir.
Velhasıl kelam, bilinçdışına ittiği absürt erotik fantezisiyle ve yalnızlık korkusunun yaşattığı gerilimle temizlikçisine aşık olan ve hatta evlenmeyi bile düşünen Yılmaz, diğer bölümlerin aksine bu bölümde toplumdan aykırı değil de Türk toplumundaki neredeyse her erkeğin, utanarak da olsa, aklından geçireceği duyguları hissetmiştir. Bu bölümü nadide kılan yegane sebep de budur. Normalde, pireyi deve yapan ve kimsenin uğraşmayacağı konuları büyütüp üzerine giden Yılmaz, bu bölümde olağandışı şeyler yaşamak yerine tabiri caizse bizi bize izletmiştir. İçimizdeki duygulardan kaçamayacağımızı, böyle şeyleri aklımızdan geçirmeyecek kadar masum olmadığımızı bir tokat gibi yüzümüze vurmuştur.
Onun yazısını da beğenmiştim ben ama seninki efsane ironi olmuş :D
Keyifle seyrettim. Uyutmadı yani.